Yaşar İliksiz

Gazeteci - Yazar - Eğitmen

Sivas asıllı,

Kasımpaşa doğumlu Sarıyerli gazeteci yazar ve eğitimcidir. 

İnternet gazeteciliğinin öncü isimleri arasında yer alır. 

Roman ve şiir kitaplarının yanı sıra senaryolara imza atmıştır.

Yapboz parçalarını birleştirmek, sizi nereye ulaştırır?

“Elinde yapboz parçaları ile bu soruya cevap arayacaklara naçizane tavsiyem, önce ellerindeki yapboz parçalarını bir yana bırakmaları. Hatta soruya cevap vermeden önce; o yapboz parçalarını, kendilerine kimin verdiğini iyi hatırlamaları.”

Rivayet odur ki 1760 yılında Londra’da harita yapımcısı John Spilsbury, bir haritayı masa üstüne yatırarak testere ile kesmek suretiyle, bugün hemen her yaştan insanın ilgisini çeken yapboz oyununu ‘icat’ etti!

Yapbozun “ilk örneğinin”, İngiltere’de, harita ve testere ile üretilmiş olması ironik. Hele de siyasi tarih meraklıları için baştan aşağı komedi. Coğrafya öğretiminde, yapbozlarla eğitilen İngiliz çocuklarının, dünya siyasi haritaları üzerindeki icraatları ise dramatik.

2012 Türkiye’sinde yaşanan dramatik tablolar henüz o ayarda değil ama rekabete meyilli. Günümüz Türkiye’sinde, dünya üzerinde oynanan küresel oyunları hâlâ yapboz mantığı ile çözmeye çalışan siyasetçi ve gazetecilerin varlığı ise yukarıdaki komedi unsuruna taş çıkartıyor.

Peki, komediyi idrak edecek kaç “oyun ehli” var?

Daha 1974 yılında Macar heykeltıraş ve mimar Erno Rubik, yapbozu küpleştirmiş ve insan beyninin yapbozdan daha karmaşık problemleri çözmesine “yardım” etmişti. Günümüzde ise bilgisayarların yardımına ihtiyaç duyduğumuz “asimetrik” çözümler içeren karmaşık bulmacalar ortasındayız…

Ama hâlâ “muteber” yorumcular ve “akıl hocaları”, ellerindeki yapboz parçalarını yan yana getirerek, çözüm gösteriyor kendisini ciddiye alanlara….

İtibarlı kalemler “derin devlet yapı bu kadar sığ mı” diye dalga geçen yazılar çiziktirirken, bu fakir 16 Haziran 2009’da kaleme aldığı “oyun”da, “okkalı soruyu” sormuştu: “Ana cephede” “savaşanlar”, “diğer cepheler”deki “muharebelerin” sonuçlarını mı bekliyor?

Oyunu yapboz çözmekten ibaret sanan “uyanık dedektifler”, soruya cevap vermek yerine o güne kadar tüm hatları ile ortada olduğu hâlde “her nasılsa” algılayamadıkları “oyun”a balıklama atlayara kendileri keşfetmiş gibi “özgün fikirler” üfürmeyi tercih ettiler.

UMUDUM EVRİMDİ…

Fakir, her zaman olduğu gibi aynı kefeye girmemeye özen gösterip, muhatap olmamak için özel çaba sarf etti.

Umudu evrimdi. Düşünmeye odaklanan beyinler, eninde sonunda evrilecekti.

İnsanoğlu; doğru soru üretip, kavramları sorgulayabilecek ve kurguları aşıp gerçeği sezebilecek yaratılıştaydı. Lakin beynini çoğu zaman kendi idaresi ile kullanmak yerine, “doğa şartları” zorladığında kullanmayı tercih edecek kadar tembel ve umursamazdı.

Maalesef evrim uzun süreç isteyen olgu ve hâlâ “Ne yana baksam kendini “Auguste Dupin, Sherlock Holmes, Hercule Poirot…” sanan aptallarla karşılaşıyorum”… Ve onlar; hâlâ “ipuçlarını birine ekleyerek “şıppadanak” teşhis ediyorlar en karmaşık sorunları. Tabi kendilerine göre çözümler de üretiyorlar…” (Bakınız: Çok şey bilen ahmak dedektifler.)

Kendini masum gören uyanık “köylülere” fakir tâ 5 Şubat 2009’da sormuştu: “Neden Mason ve casus denildiğinde sizin aklınıza hep karşı cepheden birileri geliyor?” diye… (Bakınız: Bu bir Ergenekon Davası yazısı değildir)

Okumuş olsanız bile zor hatırlarsınız çünkü soruyu göstermeyecek kadar meşgul ediyordu sizi “rayting tellalları”!

Soruyu fark edebilenler ise “kafanız karmakarışık” diyerek sıyrılıyordu işin içinden…

Bugün, “doğal şartların doğurduğu mecburiyetten dolayı” soruyu rahatlıkla algılayabiliyorsunuz… Ama artık yalnız soru değil cevabı da belli!

YAPBOZUN SİZİ GÖTÜRECEĞİ YER BAŞINDAN BELLİ

Ama üzülmeyin, “doğal şartlar zorlamadan” cevabını bulmanız gereken yeni sorular da var: “Bütün iktidarlar kanaate dayanarak oluşturulur. Peki bu kanaatler, kim tarafından ve nasıl oluşturulur?” gibi örneğin.

Elinde yapboz parçaları ile bu soruya cevap arayacaklara naçizane tavsiyem, önce ellerindeki yapboz parçalarını bir yana bırakmaları.

Hatta soruya cevap vermeden önce; o yapboz parçalarını, kendilerine kimin verdiğini iyi hatırlamaları.

Yapboz parçaları, sizi sadece onu elinize tutuşturanların ulaşmanızı istediği “çözüme” ulaştırır.

Oysa bu fakir en başından beri sizi elinizde yapboz olmadan düşünmeye çağırıyor ve yapboz tasarımcılarının duymanızı dahi istemediği sorular soruyor.

Yaşar İliksiz – Haber 7

15. Şubat 2012 tarihinde Haber7.com sitesinde yayınlanmıştır

Her Hakkı Saklıdır.