Bazı insanlar bilgi, bazı insanlar inanç esaslı dünyaya açar gözlerini. Doğal olarak da bazı insanlar bilerek, bazı insanlar inanarak büyürler. Ayrı dünyalarda yaşadıkça her ikisi de mutlu kalır ama aynı dünya üzerinde olduklarını fark ettiklerinde iki olasılık belirir; ya cehennemi ya da cenneti soluyacaklardır.
Bilen insan ile inanan insan farklıdır.
Bildiğine inanan insan ile inandığını bilen insan da farklıdır.
İnandığını doğru sayan ile bildiğini doğru sayan insanlar aynıdır. Bildiğini sorgulayan insan ile inandığını sorgulayan insanlar da aynıdır. Ama ilki cehennem, ikincisi cennet inşası için kullanılabilecek yapı taşlarıdır.
Uzun uzun felsefi izahlar yapmayacağım. Konu şiirsel ve mantık oyunlarına uygun olduğu halde edebi söylemlerin çağrısını da göz ardı edeceğim.
Birbirlerinden fersah fersah uzakta olsalar da, kâmilse bilen insan ile inanan insan aynı noktaya varacaktır.
Eğer cahilse bilen insan ile inanan insan aynı noktada olsa dahi birbirine fersah fersah uzak kalacaktır.
Bir yerde; bilen insan, neyi, nasıl ve hangi koşullarda bildiğini sorgulama, inanan insan, neye, nasıl ve hangi koşullarda inandığını sorgulama cesaretine sahipse orası dünya üzerinde bir cennettir.
Bir yerde; bilen insan bildiğine, inanan insan inandığına saplanıp kalıyorsa orası dünya üzerinde bir cehennemdir.
Bilmek de inanmak da yanılabilir insanı.
Soru işaretleri, yanılgılar aleminden çıkış kapısının anahtarlardır!
Yaşar iliksiz – mistikalem
yasar@yasariliksiz.com
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com